5. Deneyimsel Öğrenme Konferansı

DeM Deneyimsel Eğitim Merkezi olarak 22-23 Haziran 2017 tarihlerinde Cleveland Ohio’da gerçekleşen 5. Deneyimsel Öğrenme Konferansındaydık.

Institute for Experiential Learning ve Learning Community in Practice tarafından David KOLB ve Alice KOLB önderliğinde beşincisi düzenlenen Deneyimsel Öğrenme Konferansı ABD’nin Ohio Eyaletinde Cleaveland’da gerçekleşti. Deneyimsel öğrenme metodolojisi üzerinde çalışmalar yürüten; akademisyenleri, kurumsal eğitimcileri, koçları ve sivil toplum örgütlerinden temsilcileri bir araya getiren konferans iki gün sürdü.

Deneyimsel Öğrenme Konferansının beşincisi bu yıl 22-23 Haziran tarihlerinde Cleaveland’da düzenlendi. Bu konferansta yer almak, özellikle David Kolb ve Alice Kolb ile tanışma fırsatı bulmak benim için heyecan verici bir deneyimdi. Bu deneyimimi ve konferansın öne çıkan başlıklarını bu yazıda  paylaşmak istedim.

Bilgelik ve Mütevazılık

David Kolb ve Alice Kolb için pek çok şey söylenebilir ama sanırım onları iki kelimede tanıtmak istesem, bilgelik ve mütevazılık derdim. Uzun yıllara ve büyük bir emeğe dayanan çalışmaları tüm dünyadaki eğitimcilere rehberlik etmiş olan iki önemli bilim insanı bir o kadar alçak gönüllü ve cana yakın birer kişiliğe sahipler. Konferansın açılış konuşmasında, David Kolb Case Western Reserve Üniversitesi’nden emekli olduğunu söyledi ve ekledi; “Emekli oldum ama her zaman öğrenecek yeni bir şey var.” Bu söz; sözün sahibinin teorisini kullanan biz eğitimcilerin bazen “yeterince bildiğimiz” yanılgısına düştüğümüz anları hatırlattı.

Yeni Dokuz Öğrenme Stili

David ve Alice Kolb tarafından güncellenen deneyimsel öğrenme stilleri artık 9 stilden oluşuyor. Önceki 4 öğrenme stiline kıyasla öğrenme tarzına daha detaylı bir bakış açısı sunan yeni model aynı zamanda bireyin öğrenme esnekliği endeksini de çıkarıyor. Gençlik ve yetişkin eğitimi çalışmalarında deneyimsel öğrenme teorisini sıklıkla kullanan biz eğitimcilerin yeni öğrenme stillerine derinlemesine bakması gerekiyor. Çünkü eğitimde kullandığımız metotları ve çözümleme (debriefing) oturumlarını hep öğrenme stillerini olabildiğince kapsayacak şekilde tasarlarız. Bu anlamda öğenme stillerini maksimum şekilde kapsayacak programlar oluşturabilmek için yeni 9 stil biz eğitimcilere daha detaylı bir projeksiyon tutuyor.

Yeni Kitap: The Experiential Educator (Deneyimsel Eğitimci)

David ve Alice Kolb’un yeni kitabı “The Experiential Educator” yayınlandı. Konferansta bizimle de paylaşılan bu kitap David ve Alice Kolb’un şuana kadar ki çalışmalarının bütüncül bir özetini sunuyor. Deneyimsel öğrenme teorisi ve metodolojisini kullanan ve kullanmak isteyen tüm eğitimciler için bir rehber niteliği taşıyan kitap, William James’den John Dewey’e, Carl Rogers’tan Paulo Freire’ye kadar bilim insanlarının deneyimsel öğrenme teorisi çerçevesindeki düşüncelerini bizim için derlemiş durumda. Kitapta öne çıkan bir diğer çalışma ise Eğitici Rol Profili. Nasıl deneyimsel öğrenme döngüsü içerisinde her bireyin kendine has bir öğrenme stili ortaya çıkıyorsa aynı şekilde eğiticilerin de kendilerine has öğretme stilleri kendini gösteriyor. Tabi her eğitici rol profilinin aynı zamanda öğrenme stilleri ile de güçlü bağları bulunmakta. Eğiticiler için bir başucu kitabı olma özelliği taşıyan “The Experiential Educator” kitabını Amazon’dan satın almak mümkün.

Yeni Kitap: How You Learn Is How You Live (Öğrenme Tarzın Yaşam Tarzındır)

Konferansta paylaşılan ve deneyimsel öğrenme alanındaki diğer güncel bir gelişme ise David Kolb ve Kay Peterson’ın “How You Learn Is How You Live” isimli kitabı.

Kitap hem eğiticiler hem de tüm bireyler için deneyimsel öğrenmenin kişisel ve profesyonel yaşamımızdaki yansımalarını incelemekte. Kitap; kendi öğrenme yolculuğumuzu nasıl tasarlayabileceğimiz ve yaşam boyu öğrenme sürecinde deneyimsel öğrenme formülününü kullanarak zorlukların üstesinden nasıl gelebileceğimiz ile ilgili bizlere yol gösteriyor.

Bunların yanısıra öğrenme esnekliğinin önemini vurgulayan kitap, öğrenme konseptini çok daha geniş ve kapsayıcı bir çerçeveye oturtuyor. Kitabı almak isteyenler Amazon’dan edinebilirler.

Deneyimsel Öğrenme ve Ezilenlerin Pedagojisi

Konferansta oturum alma ve DeM International Ağı olarak son yaptığımız çalışmaları paylaşma fırsatı buldum. 2016 yılı içerisinde Türkiye’de düzenlendiğiniz Eğitici Eğitiminde ilk kez Deneyimsel Öğrenme ve Paulo Freire’nin Ezilenlerin Pedagojisini birlikte çalıştık. Deneyimsel öğrenme metodolojisi ile hazırlanan programlara Freireci bir bakış açısıyla yaklaşmanın, aynı zamanda Freire’nin diyalog ve ileri düzey okur-yazarlık çalışmalarında deneyimsel öğrenme metotlarını kullanmanın önemli sonuçlarını gördük. Bu sonuçlardan belki de en önemlisi eğiticilerin, öğrenenlerle özne-özne ilişkisi kurup kurmadıkları ve özellikle öğrenme ihtiyaç analizi yaparken bankacı bir eğitim modelini takip edip etmedikleri konusunda derin bir kişisel eleştiri yapmaya başlamaları oldu.

Konferansta aldığım oturumda bu çalışmayı ve sonuçlarını, bu yaklaşımı anlatan yeni geliştirdiğimiz bir simülasyon oyunu ile paylaştım. Katılımcılar, yukarıdan aşağıya tasarlanan eğitim programlarında hem eğiticilerin hem de öğrenenlerin ne tür sorunlar yaşadığını deneyimlediler. Oturum sonrası aldığım geri bildirimler ise beni çok mutlu etti

Konferansta çok değerli oturumlar alındı. Her birinden çok fazla şey öğrendiğim bu oturumların bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yüksek Potansiyeli Olan Evsizler

Dale Hartz, evsizlerin güçlendirilerek birer girişimci olmalarını destekleyen Better Future Facilitators’ın kurucusu. Dale, konferansta çok ilgi çekici bir simülasyon uyguladı. Tüm katılımcılara birer rol kartı dağıttı. Bazılarımız, evsiz, bazılarımız şirket sahibi, bazılarımız ise evsizlere yardım eden hayır kuruluşu gönüllüleri olduk. Ve oyun boyunca herkes yaşamını daha iyi hale getirmek için birbiriyle etkileşim içerisine girdi. Oyunun can alıcı noktası ise rollerini oynadığımız karakterlerin aslında gerçek kişiler olduğunu öğrendiğimiz andı. Ben hapisaneden yeni çıkmış ve evsiz bir adamı canlandırıyordum. O kişinin gerçekte neler yaptığını ve neler başardığını duymak, o kişiye olan ve Dale’lerin yaptığı işe olan saygımı katbekat artırdır. Dale bu simülasyonu yaptıkları işi ve başarı hikayelerini paylaşmak için kullanıyor. Benim için oldukça ilham verici bir çalışmaydı. Bu yöntemi bir programımda mutlaka uygulayacağım. Better Future Facilitators hakkında daha fazla bilgi için: www.betterfuturefacilitators.org

Online Deneyimsel Öğrenme

Arizona Eyalet Üniversitesinde Doçent Doktor olan Mai Trinh, online kurslarda deneyimsel öğrenme yöntemini nasıl uyguladığıyla ilgili paylaşımlarda bulundu. Online öğrenme platformunda öğrencilerin birbirleriyle etkileşim deneyimi yaşamalarını sağlayan Mai, öğrencilerinden kendi yaşamlarını ifade eden objeleri fotoğraflamalarını ve daha sonra bu fotoğraflar ile ilgili birbirleriyle paylaşımda bulunmalarını istiyor. Online eğitim sistemlerinin alışıldık tek yönlü iletişim akışının aksine öğrencilerin birbirleri ile yakından iletişim kurmalarını sağlıyor. Mai ayrıca teknoloji ve deneyimsel öğrenmenin birleştirildiği uygulamalardan da örnekler paylaştı. En ilgimi çeken ise viral gözlüklerle bireylere yaşatılan deneyimler uygulaması oldu. Yazılımcılar ve eğiticiler öyle bir viral gözlük tasarlamışlar ki gözlüğü giyen kişi kendisini başka bir kimlik ve özellikte görüyor. Örneğin beyaz tenli birisi gözlüğü taktığında kendisini siyahi olarak görüyor, zayıf bir kişi kendisini kilolu görüyor. Bu şekilde grup çalışmaları da yapıldığını söyleyen Mai, bu uygulamanın empati duygusunu güçlendirdiğini vurguladı. Mai’nin paylaştıkları beni yaygın eğitim alanının geleceği ile ilgili düşünmeye itti. Yapay gerçeklik yaratmak için sadece oyunları mı kullanacağız yoksa bunun yanısıra hızla gelişen teknolojiyi yakalayabilecek miyiz?

Disney Storyboard Yönetimi ve Deneyimsel Öğrenme

Divya Sriram, koçluk seanslarında storyboard (resimli taslak) yöntemini nasıl kullandığını paylaştı. Yöntem yaşanan deneyimi küçük parçalara ayırıp önemli anları resmetmek şeklinde ilerliyor. Ve bir sonraki seansta önceki resimlere bakılarak hem geçmiş daha detaylı hatırlanabiliyor hem de gelişim bütüncül bir süreç olarak görülebiliyor. Deneyimsel öğrenme döngüsünde derinlemesine bir yansıtma yapılabilmesi için deneyimin detaylı bir şekilde hatırlanması gerekmekte. Divya bu yöntemi konferansın değerlendirme bölümünde de kullandı ve oldukça etkiliydi. Deneyimsel öğrenme yöntemini kullandığımız özellikle uzun programlarda bu yöntem döngünün daha eksiksiz bir şekilde işlemesine yardımcı olacaktır.

 

 

Teori ve Pratik

Deneyimsel öğrenme metodolojisini kullandığımız gençlik ve yetişkin eğitimi alanında sıkça şikayet ettiğimiz bir şey var; öğrenme yöntemlerinin teorisini çalışanların çoğunlukla pratikten uzak olması ve yöntemleri sahada uygulayanların ise çoğunlukla teorik bilgiden uzak olması. Deneyimsel öğrenme konferansında teori ve pratik çalışmaların birlikte yürütüldüğünü gördüm. Türkiye’de ve Avrupa’da yaygın eğitim alanında pratik uygulayıcılar ile akademik çalışma yapanların daha fazla işbirliği içinde olması gerektiğini bir kez daha düşündüm. DeM olarak akademi ve saha arasında bağ kurma konusunda daha fazla çalışmamız gerekiyor. Konferans izlenimlerimi paylaştığım bu yazıyı tamamlarken Kay Peterson ve organizasyon komitesine özel bir teşekkür sunmam gerektiğini düşünüyorum. Bu konferansın arkasında büyük bir emek olduğu görünüyordu ve bizleri unutulmaz bir deneyim için bir araya getirdiler.

DeM International Ağı ve Deneyimsel Öğrenme Enstitüsü’nün yakın işbirliği ile Avrupa gençlik ve yetişkin eğitimi alanında birlikte neler yapabileceğimizi konuşma fırsatı da bulduk ve çok değerli fikirler ürettik. Yakın bir zamanda tüm bu düşünceleri gerçeğe dönüştürüp harika projelerle karşınıza çıkmayı umuyoruz.

Yorumlar kapalı.